tarihinde yayınlandı

Bilgelik

Bilgelik ve Yaşlılık

İç dünyamızdaki yaşam kalitesi

Değişen koşullara uyum sağlayabilmemiz için yaşlanma sürecinde yeni yeterlikler kazanmamız gerekmektedir. Bedensel yönden yaşlanmayı önlemek mümkün değilken, psikolojik açıdan yaşlanma sürecinde gelişme sağlaybiliriz.

İnsan prensipte yaptığı bütün girişimlerde mutlu olmak hedefini takip etmektedir. Dilenciye sadaka veren bir kimse bunu „yardım“ için yaptığını söyleyecektir, ama bu davranışın sebebi sadece yardım etmek değildir, aynı zamanda yardım edene sağladığı „vicdani rahatlama“ bu yardımın bir gerekçesidir. Bu örnekten anlaşılacağı gibi bizden başka kimsenin göremediği iç dünyamızdaki yaşantılarımıza bir kalite kazandırmaya çalışmaktayız.

Yaşlandıkça bilge olacak mıyız?

Yaşlıların bilgelik mertebesine yaklaştığı veya eriştiği düşüncesi de bir önyargıdır. Her aksakallı ne bir „dededir“ , ne de „bilge“ olması gerekir. Bilgelik „düşünme yeteneğinde yeni bir kalite“ (Niederfranke, Schmitz-Scherzer & Flipp, 1999) ve yaşlılık „her yönden kayba uğramak“ (DTP, 2007) ise yaşlanan insanın sadece bedensel yönden değil, zeka ve hafızasının da kayba uğradığına inanılıyorsa, o zaman bildiğini aklında tutmaktan aciz olan varlıkta “insan hakkındaki bilgilerin taç giymesi” denilen bilgeliğe erişebilecek yeterlikte olduğunu nasıl açıklayabiliriz? Nasıl ki kadının saçı uzadıkça aklı kısalmıyorsa, yaşlının sakalı uzadıkça da aklı göğe ermiyor. „Akıl yaşta değil baştadır“ atasözü haklıdır!