
Siz “normal” misiniz?
Şablon olmak: Meşhur Ford şöyle demiştir: „Bütün Ford otomobilleri birbirinin aynısıdır. Fakat insanlar içinde birbirinin tıpkısı olan iki kişi yoktur. Güneş altında doğan, her yeni hayat, pek yeni bir şeydir. Ondan önce onun bir benzeri var olmamıştı ve bir daha da olmayacaktır. Her gence yaraşan hareket tarzı bunu bilmek ve kendini herkesten ayıran ferdiyet kıvılcımını bularak onu bütün değerleriyle inkişaf ettirmektir. Cemiyet ve mektep hayatı, belki bu kıvılcımı söndürmeye uğraşır; çünkü bunların işi gücü hepimizi aynı kalıba sokmak ve aynı kalıptan çıkarmaktır. Fakat size şu öğüdü veriyorum: Sakın bu kıvılcımı kaybetmeyiniz. Çünkü size hakiki bir değer veren bir şey varsa odur.“ (Dale Carnegie, 1955).
Düşüncedeki çocuksu kıvılcım
Howard Gardner, yaratıcılıklarıyla 20. Yüzyılı etkileyen kişilerle ilgilenmeye başladıktan sonra bir şeyin farkına vardı: Hepsi bir hayli kısa süre içersinde kendi alanlarının sınırlarına erişmişti. Picasso, 20 yaşındayken, çağının usta ressamlarıyla ve Einstein, yine aynı yaşlarda en iyi fizikçilerle boy ölçüşebiliyordu. Ama hepsi, çocuklardaki „safdillilik“ özelliğini koruyabilmişti (Daniel Goleman ve diğerleri, 1999).
“Allah Baba fotoğraf çekti”
Arkadaşım bana şu olayı anlattı: Dışarısı, öğle vakti olmasına rağmen kapkaranlık olmuştu. Yağmur yağacağı belliydi. 3 yaşındaki oğlumu korkmasın diye kucağıma aldım ve yağacak olan yağmuru seyretmek için pencereden dışarıya bakmasını sağladım. Beklenen oldu. Gök gürlemesi, çakan şimşek ve yağmur. Ben, korkacağını sanarken, o, gülerek parmağıyla şimşeği gösterip şöyle dedi: „Allah Baba fotoğraf çekti!“