
“Sandviçler” çoğalıyor
125 yıl yaşayabilirsiniz
İnsanın yaşam süresini yeniden hesaplayan bilim adamları şu andaki bilgilere göre 125 yıllık yaşam süresini normal buluyorlar. Eğer biyografisi sağlıklı ortamlarda geçer, sağlık davranışları yaygınlaşırsa, bütün ülkelerin toplumlarında yaşı 100 ve üzerindeki insanlar çoğalacaktır. Bunun hem Türkiye’de hem de başka ülkelerde ampirik kanıtları vardır. Örneğin sadece Nazilli’de (Aydın) bugün yaşı 100’ü aşkın 23 kişiyi şahsen tanıma şansını yakaladım. Japonya’da bir kasabada yaşı 90-100 arasındaki kişilere „toy“ denildiğini biliyor mudunuz? Çünkü oradaki kişilerin en genci 90 yaşlarındadır. 110 veya üzerindeki kişilere „yaşlı“ gözüyle bakılmaktadır. Bunu bir yurtdışı seyahti sırasında televizyonda izlemiştim. Yaşının 109 olduğunu söyleyen adam, yorulduğunu, bu yüzden „iki yıl önce“ çalışmayı bıraktığını söylüyor ve geri kalan yaşamını „dinlenerek“ geçireceğini ifade ediyordu. Kasabanın adı aklımda kalmadı, ama gördüğüm manzaranın bana hemen „sandviç kuşağını“ anımsattığını çok iyi hatırlıyorum.
Kaç parçaya bölüneceğiz?
Kendisi hatırı sayılır yaşa erişen baby-boom kuşağının mensuplarından bir çoğu modernleşmenin bir sonucu olan „geç evlilik“ nedeniyle yetişkinlik çağına erişmemiş çocuğa sahiptir. Yaşlılığın ilk sinyallerini algılayan (saç ağarması, cilt kırışması, menopoz vs.) bu kuşağın hali „big mac“i andırmaktadır. Çocukları, kendisi, ailesi ve yaşlı ebeveyni ile aynı anda ilgilenmek zorundadır.

Baby Booooommmm…
1960’lı yıllarda dünyaya gelenler gerontolojik yayınlarda „baby boom“ kuşağı olarak adlandırılır. Çünkü endüstri ülkelerinde de o dönemlerde doğurganlık göreli yüksek düzeye erişmişti. İkinci Dünya Savaşı’nın şokunu ve sıkıntılarını atlatan toplumlarda ekonomik refah yükselmeye başlamış ve belki de savaşta ölenlerin yerine yenilerini koymak isteyen o dönemin genç kuşakları bolca çocuk yapmaya başlamışlardı. O zamanın genç ebeveynleri bugün 80, 90 ve üzerie yaşlara erişti. Kucaklarında taşıdıkları bebekleri ise bugün kendileri ebeveyn ve büyükanne ve büyükbaba oldular. Yan yana yaşayan kuşaklar arasındaki ilişkiler de eskisine göre çok değişti. Boşanmalar, yeniden evlenmeler ve nikahsız beraberlikler derken, ortaya yarım asır öncesinden tamamen farklı akrabalık ilişkileri doğdu. Baby boom kuşağının sıkıntısı da buradan kaynaklanıyor. Ebeveyninin ekonomik birikimlerini çoğu miras olarak devraldı, ama ortada bir sorun var: Bu yaşlıya şimdi kim bakacak?