tarihinde yayınlandı

Düşünmeniz için

Mars gezegenini niçin büyükannemizden daha iyi tanıyoruz?

Üzerine konuşacağımız konu: Her konuyu ele alacak değiliz. Buna ne vaktimiz ne de bilgimiz yeter. Ama zaman zaman çervenin dışına da çıkabiliriz. Niçin canımız istiyorsa UFO’lardan söz etmeyelim? Ama bu internet sitesinin tartışmak, fikir yürütmek ve üretmek, yeni bir toplumun yaratılmasına yardımcı olmak için seçtiği asıl konu 21. Yüzyılın en önemlilerinden biridir: Yaşlanma ve yaşlılık!

Önyargılarımızı rafa kaldıralım: Şimdi bazı kimselerin hayal kırıklığına uğradığını görür gibiyim. Yaşlanma, sadece herkesin bildiği değil, aynı zamanda kimsenin severek konuştuğu bir konu da değildir, diye düşünenler olacaktır. Bunun bir kısmına katılabilirim. Çünkü herkes uzun yaşamak, ama kimse yaşlanmak istemiyor. Buna karşın herkesin bildiğini zannettiği yaşlanmanın keşfedilecek o kadar çok yönü vardır ki, bakış açımızı değiştirebilirsek sanki UFO’lardan söz ediyormuşuz gibi meraklı bir heyecan ile konumuzu incelemeye koyuluruz.

Önyargılarımızı rafa kaldıralım: Şimdi bazı kimselerin hayal kırıklığına uğradığını görür gibiyim. Yaşlanma, sadece herkesin bildiği değil, aynı zamanda kimsenin severek konuştuğu bir konu da değildir, diye düşünenler olacaktır. Bunun bir kısmına katılabilirim. Çünkü herkes uzun yaşamak, ama kimse yaşlanmak istemiyor. Buna karşın herkesin bildiğini zannettiği yaşlanmanın keşfedilecek o kadar çok yönü vardır ki, bakış açımızı değiştirebilirsek sanki UFO’lardan söz ediyormuşuz gibi meraklı bir heyecan ile konumuzu incelemeye koyuluruz.


tarihinde yayınlandı

Çocuk, Genç ve Aile

Çocuk ve Gençler

Albert Einstein,  kendisine „dahi“ denilmesine karşı çıkmıştır. O, „merakını“ vurgulamıştır. Hayata bakış tarzı, sorduğu sorular hala büyük hayranlık uyandırır. „Kim hayatında hiç hata yapmadıysa, o, hiçbir yeni şeyi denememiştir“ diyen Einstein’ın önemli özelliklerinden birinin, çocuksu naiflik içersinde sorduğu sorulara verdiği cevapların karmaşıklığıdır.  Çocuklar, geleceğimiz ise onların sorularına ve bakış açılarına ilgi göstermeliyiz.

Kadınlar

Yaşlanan toplumumuzda kadının önemi sadece hasta ve engelli yaşlıların bakımına odaklanan bir algılama ile dar bir açıda sıkışıp kalmamalıdır. „Kadınsı düşünme“ yetenekleri de çok önemlidir. Kadınsı düşünme derken, bakış açımıza hem kadını, ama hem de bu yeteneği kullanabilen erkeği alıyorum. „Kadın düşünme“ kavramının ardında „insancıl düşünme“ yatıyor. Kadın, her çağda ve her toplumda, erkekten daima bu özelliği ile dikkat çekmiştir. Toplumun kadına ve onun farklı bakış açılarına ihtiyacı vardır.

Aile

Aile kavramının modernleşme sürecinde uğradığı değişimler, ailenin yapısal değişimiyle ve beklentileriyle de bağlantılıdır. Bugün karmaşık akrabalık ilişkileriyle göze çarpan ailenin sorunları giderek büyümüştür. Oysa ailenin çökmesi halinde bütün bir toplumun çökme tehlikesine gireceğini herkes kabul ediyor. Çünkü aile toplumun taşıyıcı sütunları arasında en önemlisini meydana getiriyor. Aileyi koruyamayan toplumun gelecekteki sorunlarının üstesinden kalkması da çok zor olacaktır.

Yaşlılar

Nüfusta hızla çoğalan sosyal grupların başında yaşlılar geliyor. Bu hem dünyada hem de Türkiye’de geçerlidir. Yaşlılar, giderek hem politik bir güç, hem de sorunlu bir sosyal grup olarak şekillenecektir. Amaç yaşlıların sorunlarını azaltarak, yaşlılık olgusunun yarattığı ve bütün sosyal alanlarda hissedilen etkilerini, sürekli negatif yorumlamak yerine, bu gelişmenin pozitif yönlerini de görebilmek, bugünün toplumlarında çok önemli sosyal, ekonomik, politik, kültürel kazançlarla bağlantılıdır.

tarihinde yayınlandı

Yaşlılar

Yaşlılık her yönden kayba uğramak değildir. Bedensel kayıplar bile en aza indirilebilir. Ama psişik ve sosyal kayıplar kesinlikle önlenebilirler. Sadece buna inanmak ve önlemler almak gerekir.

Gerontolojinin açtığı kapıdan girmek için vakit geç sayılmaz. Bugünkü yaşlıların yaşam koşullarının iyileştirilmesi için çalışırken, geleceğin yaşlılarını da ihmal etmemek şartıyla, mutsuz yaşlıları azaltabilir, başarılı yaşlanma süreçlerinden geçerek yaşlananları çoğaltabiliriz.

Böylece yaşlılara gerçekten saygı duyan bir kültürden geldiğimizi kanıtlayabiliriz. Yaşlanma olgusunun bize sunduğu bu şansı kullanamazsak, geleceğin yaşlısı, bugünkü yaşlıyı aratır hale de gelebilir. Her şey gibi bu bir ihtimaldir. Ama denenip görülmemesi gereken bir ihtimal!

tarihinde yayınlandı

Pencerem

Benim penceremden Türkiye

Düşüncelerin çözüme katkı sağlayabilmesi için, yaratıcı yeteneklerle birleşmeleri gerekir. Farklı grupları göz önüne alarak ihtiyaçlarını birbiriyle bağlayan yaratıcılığımızı kullanmalıyız.  Eğer düşünceler girişim yaratamıyorsa, bunların bir değeri yoktur.

Oyun Alanları Dar İnsanlar

Paslaşmayı bilmeyen oyuncularla maç kazanılamaz. Ama oyuncuların paslaşabilmeleri sadece isteğe ve bilmeye bağlı değildir, saha koşullarını da dikkate almak gerekir.

Yaşam alanlarımızı „oyun alanı“ olarak kabul edersek, hepimizin aynı sahada oynamasının mümkün olamayacağını anlarız. Yaşam dönemine göre oyun alanımız değişir. Penceremden bakınca farklı sahalarda koşturması gerektiği halde aynı çamurlu sahada oynayanları görüyorum. Çocuk, genç, yaşlı, engelli engelsiz, sağlıklı, hasta, hepsine bir tek saha açılmış, orayı paylaşmaya çalışıyorlar.

İnsanı sahaya değil, sahayı insana uydurmak gerekiyor

Yaşamından memnun insanları çoğaltabilmenin yolu, onlara uygun olan oyun alanları yaratabilmektir. Bunun ilk adresi sosyal politikalardır. Yaşına, fiziksel ve zihinsel durumuna uygun sosyal ve fiziksel alanlar yaratarak, insana ömür boyu gelişme şansı tanımak ve bunu azami düzeye çıkarmak gerekiyor.

tarihinde yayınlandı

Hoş geldiniz

Başkaları için bugün ne yaptın? Kendimize bunu daha sık sorabilseydik, belki hayatın zorluklarını daha kolay aşabilir, daha güzel bir toplumda yaşayabilirdik. Ama geç kalmış sayılmayız. İçimizdeki yaratıcı potansiyeli keşfedebilir, bunu kendimiz ve başkalarının yararına girişimlere dönüştürebilir, hayata ve onun aynası olan topluma daha güzel görünüm kazandırabiliriz.

Göz gezdirdiğiniz bu internet sitesini kendimi tanıtmak, ne kadar yaratıcı olduğumu göstermek maksadıyla hazırlamadım. Amacım, burasını düşüncelerimizi masaya yatırıp tartışmaya açabileceğimiz bir „platform“ yapmaktır.

Neyi, niçin ve nasıl tartışacağız? Bilgi çağında yaşayanlar, bazen herşeyi bildiğini zannedebilir. Onlara bu hissi veren araçlarımız çoğalıyor. Bilim, medya (TV, radyo, gazete, dergi, internet vs.), ekonomi ve politika bizi enformasyon bombardımanına tutuyorlar. Hepsinin amacı cehaletimizden doğan zorunluluklarımızı yok ederek, bizi mutlu yapabilmektir.

Ben insanların başkaları tarafından mutlu kılınabileceklerine inanmıyorum. Çünkü mutluluk ele avuca sığan bir kavram değil. Herkesin kendine ait mutluluk tanımı var.  Mutluluk üzerine ne nasihat çekmek ne de dinlemek isterim. Herkes mutluluğu nasıl yakalayacağına inanıyorsan, o yolda yürümeli! Ama bu yürüyüşte bir yoldaş arıyorsan, yürüdüğün yolu anlamak istiyorsan, bunu sırf sen değil, hepimizin istediğini düşün!

Yolu birlikte yürürsek, belki mutlu olamayız, ama başarılı oluruz. Hepimiz birer yolcuyuz ve hepimiz „kendi“ mutluluğumuzu arıyoruz. Yoldaki dikenler bizi rahatsız ediyor. Bunları nasıl ortadan kaldırabiliriz sorusuna ortak cevaplar verebilirsek, belki mutluluğu bile yakalayabiliriz.

Prof. Dr. İsmail Tufan