tarihinde yayınlandı

Sorular

  • Hayatınızın son yılına gelince nasıl bir insan olmayı düşünüyorsunuz?
  • En son cümlenizin ne olmasını isterdiniz?
  • Yaşlılarla ilgili düşüncelerimiz toplumdan mı, yoksa toplumun yaşlılarla ilgili düşünceleri bizden mi kaynaklanıyor?
  • Çevrenizdeki yaşlılara bakınca hangi hisler uyanıyor? Bunlar olumlu mu, olumsuz mu?
  • Yaşlandıkça zekamız azalıyor mu? İleride aptallaşacak mıyız?
  • Yaşlılar toplumun sırtındaki bir yük müdür?
  • Yaşlandıkça çenebaz mı oluyoruz?
  • Yaşlı kadınlar genç erkekle beraber olursa, bu neden hoşumuza gitmiyor, ama yaşlı erkeklerin genç kadınlarla beraberliğinden pek o kadar sıkıntı duymuyoruz?
  • Modacılar niçin yaşlıları da giydirmeye çalışmıyorlar?
  • Annenizin Alzheimer hastası olabileceğini hiç düşündünüz mü?
  • Kafanızdaki yaşlı ile toplumdaki reel yaşlı birbirine ne kadar benziyor?
  • Yaşlılıkta ötenazi hakkında ne düşünüyorsunuz?
  • Yaşlılıkta cinsel yaşam denildiğinde, bu sizde nasıl bir duygu uyandırıyor?
tarihinde yayınlandı

Düşünmeniz için

Mars gezegenini niçin büyükannemizden daha iyi tanıyoruz?

Üzerine konuşacağımız konu: Her konuyu ele alacak değiliz. Buna ne vaktimiz ne de bilgimiz yeter. Ama zaman zaman çervenin dışına da çıkabiliriz. Niçin canımız istiyorsa UFO’lardan söz etmeyelim? Ama bu internet sitesinin tartışmak, fikir yürütmek ve üretmek, yeni bir toplumun yaratılmasına yardımcı olmak için seçtiği asıl konu 21. Yüzyılın en önemlilerinden biridir: Yaşlanma ve yaşlılık!

Önyargılarımızı rafa kaldıralım: Şimdi bazı kimselerin hayal kırıklığına uğradığını görür gibiyim. Yaşlanma, sadece herkesin bildiği değil, aynı zamanda kimsenin severek konuştuğu bir konu da değildir, diye düşünenler olacaktır. Bunun bir kısmına katılabilirim. Çünkü herkes uzun yaşamak, ama kimse yaşlanmak istemiyor. Buna karşın herkesin bildiğini zannettiği yaşlanmanın keşfedilecek o kadar çok yönü vardır ki, bakış açımızı değiştirebilirsek sanki UFO’lardan söz ediyormuşuz gibi meraklı bir heyecan ile konumuzu incelemeye koyuluruz.

Önyargılarımızı rafa kaldıralım: Şimdi bazı kimselerin hayal kırıklığına uğradığını görür gibiyim. Yaşlanma, sadece herkesin bildiği değil, aynı zamanda kimsenin severek konuştuğu bir konu da değildir, diye düşünenler olacaktır. Bunun bir kısmına katılabilirim. Çünkü herkes uzun yaşamak, ama kimse yaşlanmak istemiyor. Buna karşın herkesin bildiğini zannettiği yaşlanmanın keşfedilecek o kadar çok yönü vardır ki, bakış açımızı değiştirebilirsek sanki UFO’lardan söz ediyormuşuz gibi meraklı bir heyecan ile konumuzu incelemeye koyuluruz.


tarihinde yayınlandı

Hoş geldiniz

Başkaları için bugün ne yaptın? Kendimize bunu daha sık sorabilseydik, belki hayatın zorluklarını daha kolay aşabilir, daha güzel bir toplumda yaşayabilirdik. Ama geç kalmış sayılmayız. İçimizdeki yaratıcı potansiyeli keşfedebilir, bunu kendimiz ve başkalarının yararına girişimlere dönüştürebilir, hayata ve onun aynası olan topluma daha güzel görünüm kazandırabiliriz.

Göz gezdirdiğiniz bu internet sitesini kendimi tanıtmak, ne kadar yaratıcı olduğumu göstermek maksadıyla hazırlamadım. Amacım, burasını düşüncelerimizi masaya yatırıp tartışmaya açabileceğimiz bir „platform“ yapmaktır.

Neyi, niçin ve nasıl tartışacağız? Bilgi çağında yaşayanlar, bazen herşeyi bildiğini zannedebilir. Onlara bu hissi veren araçlarımız çoğalıyor. Bilim, medya (TV, radyo, gazete, dergi, internet vs.), ekonomi ve politika bizi enformasyon bombardımanına tutuyorlar. Hepsinin amacı cehaletimizden doğan zorunluluklarımızı yok ederek, bizi mutlu yapabilmektir.

Ben insanların başkaları tarafından mutlu kılınabileceklerine inanmıyorum. Çünkü mutluluk ele avuca sığan bir kavram değil. Herkesin kendine ait mutluluk tanımı var.  Mutluluk üzerine ne nasihat çekmek ne de dinlemek isterim. Herkes mutluluğu nasıl yakalayacağına inanıyorsan, o yolda yürümeli! Ama bu yürüyüşte bir yoldaş arıyorsan, yürüdüğün yolu anlamak istiyorsan, bunu sırf sen değil, hepimizin istediğini düşün!

Yolu birlikte yürürsek, belki mutlu olamayız, ama başarılı oluruz. Hepimiz birer yolcuyuz ve hepimiz „kendi“ mutluluğumuzu arıyoruz. Yoldaki dikenler bizi rahatsız ediyor. Bunları nasıl ortadan kaldırabiliriz sorusuna ortak cevaplar verebilirsek, belki mutluluğu bile yakalayabiliriz.

Prof. Dr. İsmail Tufan