tarihinde yayınlandı

Sosyal roller

Öğretmen, ebeveyn, işçi, hekim, çocuk; hepsi sosyal rollerle bağlantılı kavramlardır. Her biri belirli beklentilerle bağlantılıdır. Öğretmenden başka öğrenciden başka davranışlar beklenmektedir. Beklenti daima sosyal rol demektir (Dahrendorf 1964). Bir insandan herhangi bir beklenti varsa, o zaman ona başkalarınca bir sosyal rol yüklenmiş olur. Bu yüzden beklentilere “insandaki toplum” (Eickelpasch 2002) denir.

Tabii ki başkalarının beklentileri bireyin bu beklentilere cevap vereceği anlamına gelmemektedir. Daha ziyade sosyal rolleri ret etmek de mümkündür. Bir sosyal rol ne zaman kolayca ret edilir, bu soru önemlidir. Araştırmalar şunu ortaya çıkarmıştır: Bireyden beklenen randıman ne kadar fazlaysa ve birey sosyal rolle kendisini ne kadar az bağdaştırıyorsa, rolünü o kadar kolay oynamaktadır, ret edebilmektedir veya isteğine göre değiştirebilmektedir (Dreitzel, 1972).

Dahrendorf, R. 1964. Homo sociologicus. Ein Versuch zur Gescichte, Bedeutung und Kritik der sozialen Rolle. 4. erw. Aufl., Westdt. Verlag: Köln, Opladen. Eickelpasch, R. 2002. Grundwissen Soziologie- Ausgangsfragen, Schlüsselthemen, Herausforderungen. Klett: Stuttgart.  Dreitzel, H. P. 1972. Die gesellschaftlichen Leiden und das Leiden an der Gesellschaft. Vorstudien zur einer Pathologie des Rollenverhaltens. Enke: Stuttgart.

tarihinde yayınlandı

Aile

Yaşam süresinin uzamasıyla birlikte çok kuşağın birlikte yaşadığı ailelerin sayısı hızla çoğalmaktadır. Ailede kuşaklar arası ilişkilerin bozulmaması, yaşlanmakta olan toplumumuz açısından çok büyük anlam ve önem kazanmıştır. Kuşaklararası ilişkilere etki eden faktörleri bilmek ve olumsuz etkilerini azaltmak için Gerontolojinin bilgilerin de yararlanılması ancak tarafımızdan önerilebilir. Kimseyi buna zorlayamayız. Sadece risklerine dikkat çekebilir, sorumluluk taşıdıklarını anımsatabiliriz.  

tarihinde yayınlandı

Engelliler

Özürlüleri “idare” ediyoruz!

Kavramlarımız düşüncelerimizin dışa vurmasıdır. Her şeyin „kurumu“ var; örneğin Sosyal Hizmetler Kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu, İş Kurumu, ama özürlüler için kurum yok, onlarla „Özürlüler İdaresi“ ilgileniyor. Niçin diye soracak olursanız, cevabı „özürlü“ tanımında yatıyor: „Kısmen ya da tamamen sosyal yetilerini yitirmiş“ kişi olarak algılanıyorlar (T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi). Dolayısıyla sosyal yetilerini yitirenlere bir kurum açılamaz, olsa olsa „idare“ edilebilirler.  

Dünya Sağlık Organizasyonu’na göre özürlülerin de sosyal yetileri var. Nitekim bunu kabul eden ülkelerde özürlere „engelli“ diyorlar. Kavramlara fazla takılıp kalmamak gerekir, ama bu bağlamda önemlidir: Engellilik, kişinin kendisinde var olan bir özellik olarak değil, aksine toplumsal „bariyer“ anlamına geliyor. Bu yüzden engellilikten söz edince, bu ülkelerdeki kişi ve kurumlar, engelliliğin bireydeki fonksiyon hasarlarından dolayı değil, bu hasarların yarattığı her türlü dezavantajı anlıyorlar.

Isaac Newton’un kürsüsünde bugün Hawkins oturuyor. Bu adam başı hariç hiçbir tarafını oynatamıyor. Ama Einstein ile karşılaştırılıyor. Müzisyenler arasında pek çok engelli vardır, Steven Wonder veya van Beethoven gibi. Almanya’nın Maliye Bakanı Schaeuble tekerlekli sandalyede oturuyor.  

tarihinde yayınlandı

Çocuk, Genç ve Aile

Çocuk ve Gençler

Albert Einstein,  kendisine „dahi“ denilmesine karşı çıkmıştır. O, „merakını“ vurgulamıştır. Hayata bakış tarzı, sorduğu sorular hala büyük hayranlık uyandırır. „Kim hayatında hiç hata yapmadıysa, o, hiçbir yeni şeyi denememiştir“ diyen Einstein’ın önemli özelliklerinden birinin, çocuksu naiflik içersinde sorduğu sorulara verdiği cevapların karmaşıklığıdır.  Çocuklar, geleceğimiz ise onların sorularına ve bakış açılarına ilgi göstermeliyiz.

Kadınlar

Yaşlanan toplumumuzda kadının önemi sadece hasta ve engelli yaşlıların bakımına odaklanan bir algılama ile dar bir açıda sıkışıp kalmamalıdır. „Kadınsı düşünme“ yetenekleri de çok önemlidir. Kadınsı düşünme derken, bakış açımıza hem kadını, ama hem de bu yeteneği kullanabilen erkeği alıyorum. „Kadın düşünme“ kavramının ardında „insancıl düşünme“ yatıyor. Kadın, her çağda ve her toplumda, erkekten daima bu özelliği ile dikkat çekmiştir. Toplumun kadına ve onun farklı bakış açılarına ihtiyacı vardır.

Aile

Aile kavramının modernleşme sürecinde uğradığı değişimler, ailenin yapısal değişimiyle ve beklentileriyle de bağlantılıdır. Bugün karmaşık akrabalık ilişkileriyle göze çarpan ailenin sorunları giderek büyümüştür. Oysa ailenin çökmesi halinde bütün bir toplumun çökme tehlikesine gireceğini herkes kabul ediyor. Çünkü aile toplumun taşıyıcı sütunları arasında en önemlisini meydana getiriyor. Aileyi koruyamayan toplumun gelecekteki sorunlarının üstesinden kalkması da çok zor olacaktır.

Yaşlılar

Nüfusta hızla çoğalan sosyal grupların başında yaşlılar geliyor. Bu hem dünyada hem de Türkiye’de geçerlidir. Yaşlılar, giderek hem politik bir güç, hem de sorunlu bir sosyal grup olarak şekillenecektir. Amaç yaşlıların sorunlarını azaltarak, yaşlılık olgusunun yarattığı ve bütün sosyal alanlarda hissedilen etkilerini, sürekli negatif yorumlamak yerine, bu gelişmenin pozitif yönlerini de görebilmek, bugünün toplumlarında çok önemli sosyal, ekonomik, politik, kültürel kazançlarla bağlantılıdır.