tarihinde yayınlandı

Ebeveyne tavsiyeler

Çocuğumun yaratıcılığını nasıl öldürebilirim?  

Çocuğunuzun yaratıcılığını katleden psikolojik zorunlulukları yaşamın erken dönemlerinde öğrendiniz. Zincirleme reaksiyon gibi kuşaktan kuşağa aktarılmaları gereken bu yöntemleri uygulayarak çocuğunuzun yeni tecrübe ve bilgilerle zaman kaybetmesini önleyebilirsiniz. İşte size, denenmiş, asırlardır bilinen ve her insanın yaratıcı gücünü katleden en iyi yedi yöntem. Haydi iş başına!

Değerlendir

Çocuklarınıza başkalarının nasıl değerlendireceklerine kafa yormalarını öğretin “Karnende zayıf gelirse, başkaları ne der?” diye başlayan cümlelerle bunu kafasına sokun. Kendi randımanından kendisi memnun olup olmasının önemli olmadığını,  bunu başkalarının değerlendirebileceklerini öğretin.

Rekabet

Rekabetin, hayatın değişmez kuralı olduğunu anlatın. Hayatta daima iki grup insan olduğunu söyleyen: Kazananlar ve kaybedenler! Hangi grupta yer almak istediğini çocuğa sorun.

Gözetle

Çocuğu başına buyruk hareket etmesine izin vermeyin. Daima gözetim altında tutun. Gözetim, çocuğunuzun hata yapmasını engelleyecektir. Boşu riske girmenin anlamsız olduğunu anlayacak, size ileride teşekkür edecektir. 

Ödüllendir

Çocuğu abartılı ödüller ile öğrenmeye teşvik edin. Mesela para, oyuncak, tatil gibi ödüller çocuğa hoş gelir, onu öğrenmeye yönlendirir. Ödülü almak için dersine çalışan çocuklar, hayatlarında belki öğrenme zevkini tadamayacak, ama ödüllendirilme arzusu hep ayakta kalacaktır.

Başına kahya kesil

Çocuğunuzun neyi nasıl ne zaman yapacağına daima siz karar verin. Direktiflerinizin harfiyen yerine getirilmesini, aksi takdirde cezalandırılacağını belirtin. Çocuğunuzun yaşamının rotasını tayin eden “kaptan” olarak bağımsızlığın gereksiz olduğunu, kendinin yönlendirilmesine izin vermeyenlerin hata yaparak başarısız olacaklarını, boşu boşuna zaman kaybedeceklerini çocuğa anlatın.

Alanı daralt

Çocuğun ilgilenmesi gereken konuları daima siz belirleyin. Bu konuda çocuğa karar verme olanağı kesinlikle sunmayın. Çünkü çocuktur, bilemez. Başarılı olabileceğini zannettiği alanları keşfetmesini engelleyin. Çünkü ebeveynler herşeyi daha iyi bilir.

Başkı kur

Çocuktan üstün başarı bekleyin, çıtayı yüksek tutun. Hayatın gerçeklerini iyi bilen ebeveyn olarak çocuğunuzu bu şekilde geleceğe hazırlayın, anlamazsa baskıyı arttırın.  

tarihinde yayınlandı

Çocuklar ve gençler

Siz “normal” misiniz?

Şablon olmak: Meşhur Ford şöyle demiştir: „Bütün Ford otomobilleri birbirinin aynısıdır. Fakat insanlar içinde birbirinin tıpkısı olan iki kişi yoktur. Güneş altında doğan, her yeni hayat, pek yeni bir şeydir. Ondan önce onun bir benzeri var olmamıştı ve bir daha da olmayacaktır. Her gence yaraşan hareket tarzı bunu bilmek ve kendini herkesten ayıran ferdiyet kıvılcımını bularak onu bütün değerleriyle inkişaf ettirmektir. Cemiyet ve mektep hayatı, belki bu kıvılcımı söndürmeye uğraşır; çünkü bunların işi gücü hepimizi aynı kalıba sokmak ve aynı kalıptan çıkarmaktır. Fakat size şu öğüdü veriyorum: Sakın bu kıvılcımı kaybetmeyiniz. Çünkü size hakiki bir değer veren bir şey varsa odur.“ (Dale Carnegie, 1955).

Düşüncedeki çocuksu kıvılcım

Howard Gardner, yaratıcılıklarıyla 20. Yüzyılı etkileyen kişilerle ilgilenmeye başladıktan sonra bir şeyin farkına vardı: Hepsi bir hayli kısa süre içersinde kendi alanlarının sınırlarına erişmişti. Picasso, 20 yaşındayken, çağının usta ressamlarıyla ve Einstein, yine aynı yaşlarda en iyi fizikçilerle boy ölçüşebiliyordu. Ama hepsi, çocuklardaki „safdillilik“ özelliğini koruyabilmişti (Daniel Goleman ve diğerleri, 1999).

“Allah Baba fotoğraf çekti”

Arkadaşım bana şu olayı anlattı: Dışarısı, öğle vakti olmasına rağmen kapkaranlık olmuştu. Yağmur yağacağı belliydi. 3 yaşındaki oğlumu korkmasın diye kucağıma aldım ve yağacak olan yağmuru seyretmek için pencereden dışarıya bakmasını sağladım. Beklenen oldu. Gök gürlemesi, çakan şimşek ve yağmur. Ben, korkacağını sanarken, o, gülerek parmağıyla şimşeği gösterip şöyle dedi: „Allah Baba fotoğraf çekti!“

tarihinde yayınlandı

Aile

Yaşam süresinin uzamasıyla birlikte çok kuşağın birlikte yaşadığı ailelerin sayısı hızla çoğalmaktadır. Ailede kuşaklar arası ilişkilerin bozulmaması, yaşlanmakta olan toplumumuz açısından çok büyük anlam ve önem kazanmıştır. Kuşaklararası ilişkilere etki eden faktörleri bilmek ve olumsuz etkilerini azaltmak için Gerontolojinin bilgilerin de yararlanılması ancak tarafımızdan önerilebilir. Kimseyi buna zorlayamayız. Sadece risklerine dikkat çekebilir, sorumluluk taşıdıklarını anımsatabiliriz.  

tarihinde yayınlandı

Engelliler

Özürlüleri “idare” ediyoruz!

Kavramlarımız düşüncelerimizin dışa vurmasıdır. Her şeyin „kurumu“ var; örneğin Sosyal Hizmetler Kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu, İş Kurumu, ama özürlüler için kurum yok, onlarla „Özürlüler İdaresi“ ilgileniyor. Niçin diye soracak olursanız, cevabı „özürlü“ tanımında yatıyor: „Kısmen ya da tamamen sosyal yetilerini yitirmiş“ kişi olarak algılanıyorlar (T.C. Başbakanlık Özürlüler İdaresi). Dolayısıyla sosyal yetilerini yitirenlere bir kurum açılamaz, olsa olsa „idare“ edilebilirler.  

Dünya Sağlık Organizasyonu’na göre özürlülerin de sosyal yetileri var. Nitekim bunu kabul eden ülkelerde özürlere „engelli“ diyorlar. Kavramlara fazla takılıp kalmamak gerekir, ama bu bağlamda önemlidir: Engellilik, kişinin kendisinde var olan bir özellik olarak değil, aksine toplumsal „bariyer“ anlamına geliyor. Bu yüzden engellilikten söz edince, bu ülkelerdeki kişi ve kurumlar, engelliliğin bireydeki fonksiyon hasarlarından dolayı değil, bu hasarların yarattığı her türlü dezavantajı anlıyorlar.

Isaac Newton’un kürsüsünde bugün Hawkins oturuyor. Bu adam başı hariç hiçbir tarafını oynatamıyor. Ama Einstein ile karşılaştırılıyor. Müzisyenler arasında pek çok engelli vardır, Steven Wonder veya van Beethoven gibi. Almanya’nın Maliye Bakanı Schaeuble tekerlekli sandalyede oturuyor.  

tarihinde yayınlandı

Çocuk, Genç ve Aile

Çocuk ve Gençler

Albert Einstein,  kendisine „dahi“ denilmesine karşı çıkmıştır. O, „merakını“ vurgulamıştır. Hayata bakış tarzı, sorduğu sorular hala büyük hayranlık uyandırır. „Kim hayatında hiç hata yapmadıysa, o, hiçbir yeni şeyi denememiştir“ diyen Einstein’ın önemli özelliklerinden birinin, çocuksu naiflik içersinde sorduğu sorulara verdiği cevapların karmaşıklığıdır.  Çocuklar, geleceğimiz ise onların sorularına ve bakış açılarına ilgi göstermeliyiz.

Kadınlar

Yaşlanan toplumumuzda kadının önemi sadece hasta ve engelli yaşlıların bakımına odaklanan bir algılama ile dar bir açıda sıkışıp kalmamalıdır. „Kadınsı düşünme“ yetenekleri de çok önemlidir. Kadınsı düşünme derken, bakış açımıza hem kadını, ama hem de bu yeteneği kullanabilen erkeği alıyorum. „Kadın düşünme“ kavramının ardında „insancıl düşünme“ yatıyor. Kadın, her çağda ve her toplumda, erkekten daima bu özelliği ile dikkat çekmiştir. Toplumun kadına ve onun farklı bakış açılarına ihtiyacı vardır.

Aile

Aile kavramının modernleşme sürecinde uğradığı değişimler, ailenin yapısal değişimiyle ve beklentileriyle de bağlantılıdır. Bugün karmaşık akrabalık ilişkileriyle göze çarpan ailenin sorunları giderek büyümüştür. Oysa ailenin çökmesi halinde bütün bir toplumun çökme tehlikesine gireceğini herkes kabul ediyor. Çünkü aile toplumun taşıyıcı sütunları arasında en önemlisini meydana getiriyor. Aileyi koruyamayan toplumun gelecekteki sorunlarının üstesinden kalkması da çok zor olacaktır.

Yaşlılar

Nüfusta hızla çoğalan sosyal grupların başında yaşlılar geliyor. Bu hem dünyada hem de Türkiye’de geçerlidir. Yaşlılar, giderek hem politik bir güç, hem de sorunlu bir sosyal grup olarak şekillenecektir. Amaç yaşlıların sorunlarını azaltarak, yaşlılık olgusunun yarattığı ve bütün sosyal alanlarda hissedilen etkilerini, sürekli negatif yorumlamak yerine, bu gelişmenin pozitif yönlerini de görebilmek, bugünün toplumlarında çok önemli sosyal, ekonomik, politik, kültürel kazançlarla bağlantılıdır.